offshore

  1. kıyıdan uzak.
    The storm moved offshore. A gentle current carried him slowly offshore.
  2. kıyıdan denize doğru.
    The wind was blowing offshore.
  3. kıyıdan uzaklaşan, kıyıdan denize yönelik.
    an offshore wind.
  4. kıyıdan (en az 3 mil) uzakta bulunan/çalışan vb.
    offshore fisheries.
    offshore rig: denizde bulunan petrol kuyusu.
  5. (a) denizaşırı, yabancı bir ülkede kayıtlı bulunan ve hisse senetlerini yabancılara satan Amerikan sermayeli
    şirket+.
    an offshore mutual fund. (b) yurt dışı, Amerikalıların yabancı ülkede kurup işlettikleri.
    an offshore automobile plant.
açılmış
off shore bankacılık
off-shore bankacılığı
kıyı bankacılığı
bir ülkede yabancı paralarla yapılan bankacılık işlemleri Noun
memleket dışında kurulan şirket
(US) yabancı paralar Noun
yüzer havuz
deniz dibi sondajı Noun, Environment-Ecology
(US) off-shore fonları Noun
(US) dış sipariş
(US) memleket dışı siparişler Noun
ülke dışı siparişler Noun
(US) dış savaş gereçleri alımları Noun
(US) dış ticaret
kara suları Noun
meltem
off shore
açıkta
off-shore