stretch

  1. Verb, Textile Industry germek

  2. stretch out: uzatmak, sermek, yaymak.
    to stretch oneself out on the ground.
  3. ger(il)mek.
    to stretch a rope across a road.
  4. zorlamak, zora getirmek.
    She stretched herself to provide for the family: Ailesini geçindirmek
    için kendini zorladı.
    to stretch money to keep within a budget: bütçeyi aşmamak için masrafı kısmak.
    to stretch a point: ayrıcalık tanımak, istisna yapmak.
    to stretch a privilege: bir imtiyazı kötüye kullanmak.
  5. çekip uzatmak.
    to stretch a rubber band.

  6. stretch out: (yere vb.) uzanmak, serilmek, yayılmak, açılmak, upuzun yatmak.
    to stretch out on a couch.
  7. uzamak, uzayıp gitmek, temadi etmek.
    The forest stretches for miles.
  8. abartma(k), mübalâğa etme(k), genişletme(k).
    to stretch the imagination: muhayyileyi genişletmek.

    by a stretch of imagination: hayal kuvveti/genişliği ile.
    stretch the truth: gerçeği abartmak.
  9. yere sermek.
  10. ger(il)me, gerinme, geriliş, gerginlik.
    give a stretch: gerinmek.
    go for a stretch: bacaklarının
    uyuşukluğunu gidermek için biraz gezinmek.
  11. alan, saha, geniş yer, sıra ile uzanan şey.
    a stretch of open country: geniş düz arazi.
    at
    full stretch: (a) alabildiğine, bütün hızı ile.
    to run at full stretch . (b) upuzun yatmış/uzanmış halde.
  12. uzam, vüs'at, genişlik, açıklık.
    stretch of wing: kanat genişliği/açıklığı.
  13. aralıksız süre, müddet.
    at a stretch: aralıksız, ara/mola vermeden.
  14. dönemeçli koşu yolunun düz kısmı.
    home stretch: yarışın son kısmı.
  15. hapis süresi.
    do a stretch: hapis yatmak.
  16. gerilebilen, uzatılabilen, esnek, elâstkî.
    stretch socks.
kredi sınırını aşmak Verb
yürümek, yürüyüş yapmak, gezmeye gitmek.
yetkisini aşmak Verb
bir çırpı da
bir çırpıda
(fabrika) tam randımanla çalışmak Verb
(Br) bir yıl kodeste yatmak Verb
ayakkabıyı açmak Verb
ara vermeden
bir çırpıda
ara vermeden sekiz saat çalışmak Verb
…i sonuna kadar zorlamak Verb
kanunu çarpıtarak yorumlamak Verb
bir kanunu yetkisizce yanlış yorumlamak Verb
(a) (özel bir durumda) normal yöntemden ayrılmak, ayrıcalık/istisna kabul etmek, (b) makul sınırları aşmak, fazla ileri gitmek.
bir ilkeye çok önem vermek Verb
imtiyazı genişletmek Verb
bir ayrıcalığı kötüye kullanmak Verb
bir kuralı abartmak Verb
kredisini aşmak Verb
kilometrelerce uzanmak Verb
kanunu çarpıtarak yorumlamak Verb
uzayıp giden yol
yetki sınırını aşma
yetkiyi kötüye kullanma
gerinmek.
to stretch and yawn: gerinip esnemek.
birinin sabrını taşırmak Verb
gerçeği abartmak Verb
ayakkabıyı açma açış