doğru
iyi olmak Fiil
uslu dur
yoluna girmek Fiil
sonu iyi bitmek Fiil
tatlıya bağlanmak Fiil
sonunda düzelmek Fiil
amme menfaati
kaçak mal
ayıplı mal
iyice
fantezi eşya
kendini iyi hissetmek Fiil
nihai mal
mamul mal
serbest mal
düşük mal
fiyat yükseldikçe talebin arttığı mal İsim, Ekonomi
dürüst, faziletli, iyi ahlâk sahibi.
a good man.
good breeding: terbiye, iyi ahlâk. Sıfat
iyi mükemmel, yeterli, tam, tatminkâr.
a good idea: iyi bir fikir.
good food: mükemmel/yeterli
besin.
good health: tam/mükemmel sağlık.
a good supply: yeterli erzak/malzeme.
Sıfat
uygun, doğru, münasip, yerinde.
It is good that you are here: Burada bulunmanız münasiptir.
a
good advice: yerinde bir nasihat.
Do what seems good to you: Nasıl uygun görüyorsan öyle yap.
Sıfat
uslu, itaatli. terbiyeli, kibar.
a good child.
Be good when we visit your aunt: Teyzenlere gidince uslu dur. Sıfat
kerim, cömert, hayırhah, samimî, lûtufkâr.
a good deed.
Please be good enough to close the
door: Lütfen kapıyı kapayınız.
It's good of you to help. Say a good word for me. a good king.
Sıfat
(a) şerefli, saygıdeğer.
a good name. My good friend. (b) geçerli, muteber.
His cheques are
not good, because he has no money. The ticket is good for one month.
Sıfat
bilgili, kültürlü, iyi eğitim görmüş.
She has a good background. Sıfat
güvenilir, emin, sağlam.
You need good shoes for walking on the hills. Sıfat
arı, saf, hakikî, hilesiz, katışıksız.
It is hard to tell counterfeit money from good money. Sıfat
doğru, geçerli, sağlam, sahih, dakik.
good judgment. This watch keeps good time. Sıfat
yararlı, yarayışlı, faydalı, sıhhî.
Fresh fruit is good for you. a good book. Sıfat
lezzetli, taze, bozulmamış/yenilebilir (gıda).
A good apple. The eggs are old, I hope they're still good. Sıfat
hoş, lâtif, şen, zevkli.
Have a good time. Sıfat
cazip, çekici, güzel, yakışıklı.
She has a good figure. Sıfat
düzgün, pürüzsüz. Sıfat
candan, samimî, yakın.
a good friend. Sıfat
yeterli, bol, dolgun.
a good supply. Sıfat
âlâ. Sıfat
müsait.
a good day for fishing. a good chance for getting a job. Sıfat
hünerli, akıllı, becerikli, mahir, yetenekli.
a good manager. good at arithmetic. He's good at languages. Sıfat
kusursuz, mükemmel, dörtbaşı mamur.
a really good job. a good play. to do a good job. Sıfat
yeni, temiz (elbise).
Don't play in the woods, you're wearing good clothes. He wore his good suit to the office today. Sıfat
sağlıklı, sağlam, sıhhatli.
good lungs. good eyes. Sıfat
tam, tüm, dolu, bütün.
a good day's work: tam bir günlük iş. Sıfat
(a) büyük, çok.
a good amount: büyük miktar.
We travelled a good distance: Uzun bir seyahat
yaptık. (b) en az, hiç olmazsa.
It's a good mile away: En az bir mil uzaktadır.
He wasted a good half hour: En az yarım saat kaybetti.
Sıfat
(hava) güzel, lâtif.
good weather. Sıfat
hayırlı. Sıfat
(et) yağsız. Sıfat
dini bütün, müstakim. Sıfat
iyilik, hayır.
do someone good: birine iyilik yapmak, hayır işlemek.
He does a lot of good
for the town by giving money to build new schools.
İsim
yarar, fayda, menfaat.
I work for the good of my family. İsim
iyi/hayırlı/yararlı şey. İsim
sığır etinin niteliğine göre derecelendirilmesinde

choice
'tan (en âlâ, seçme) sonra gelen nitelik. İsim
(bazen
very good denir): iyi! güzel! mükemmel! pek âlâ! Ünlem
iyi. (
Good sözcüğünün belirteç olarak kullanılması hakkında
good1 sonundaki nota bakınız). Zarf
İyi akşamlar.
sağlam mallar İsim
güvenilir kaynak
sahici banknot
ucuza satın alma
karşı iş
iyi davranış davranma
hüsnühal
iyi davranış
usluluk
iyi eğitim
iyi iş adamı
ucuza almak Fiil
yakın ilgi İsim
makbul sebep
geçerli neden
iyi karakter
ucuz fiyat
hüsnühal
iyi davranış
mukabil eda
görgü kurallarına dayanarak verilen karşılık
maddi değeri olmayan ve gerçek bir fedakârlığı temsil etmeyen şefkat gibi bir şey
(İskoçya) jüri üyeleri İsim
teminatlı alacaklar İsim
iyilik
haklı savunma
teslimat
(borsada) teslim edilebilir
geçerli mazeret
iyi aile
uysallık
yakınlık
geçimlilik
adab-ı muaşeret
açık talih
ikbal
iyi talih
lütuf
iltifat
elverişli koşullar
güzel el yazısı
akıcı el yazısı
afiyet
(sigorta) sağlıklı
iyilik
sağlam
sağlık
Aman Yarabbi!
Aman Allah!
Aman Yarabbim!
Aman Allahım!
girişiminizde başarılar
(tiyatro) dolu salon
iyi izlenim
iyi yatırım
mantık
itiraz kabul etmez jüri
çekici
yakışıklı
açık talih
şans İsim
kadem
terbiye
iyi not
nişancı
kârlı evlilik
orta kalite
iyi hafıza
iyi bellek
şöyle böyle
kalp olmayan para
iyi para
aktöre
iyi haber
hayırlı haber
muştu
iyi fırsat
geçerli senet
iyi plan
mal yükleme peronu
geçerli senet sunma
geçerli senet sunma
iyi ilerleme
iyi aile babası İsim
haklı sebep
muteber makbuz
sağlam alındı
iyi nam
iyi referanslar İsim
iyi şöhretli
şeref
iyi niyetler İsim
Oh be, kurtulduk!
iyi güvence
sağlam güvence
sağduyu
çokça pay
iyi asker
partinin iyiliğini her şeyin üstünde tutan politikacı
neşe
iyi propoganda fikri
sağlam kefalet
mal tarifesi
zevk
amaca uygun teklif mektubu
iyi ilişkiler İsim
İyi fikir.
Çok iyi düşünmüşsün.
Çok iyi düşündün.
borsada belirtilmiş bir fiyat
belirtilmiş bir süre içinde
iptal edilmediği ya da değiştirilmediği takdirde menkul kıymetler ya da emtia alımı ya da satımı emri
Güzel günlerdi.
kanuni mülkiyet
itiraz kabul etmez mülkiyet
iyi değer
seçme mal
hayır işleri İsim
sınaî mal
düşük mal
(politika) iyi komşuluk
haylaz
yaramaz
ticareti yapılmayan mal
gelirin artması ile birlikte kendisine olan salt talebin arttığı mal
normal mal
iyice
umumi menfaat
genel çıkar
hacizli mallar
yarı mamul
belirlenen mallar
bozuk eşya
iyi terbiye görme
çok iyi
pek iyi
well-behaved