1. önemsiz/küçük/hakir/hor görülmek/gösterilmek/düşürülmek.
    We made him look small (=exposed him as being
    insignificant): Onu küçük düşürdük.
  2. utanmak, mahcup olmak, küçük düşmek, yerin dibine geçmek.
birini küçük düşürmek.